39- ABDESTİ İÇİN YARDIM
İSTEYİP KENDİSİNE SU DÖKÜLEN ADAM'IN BEYANI BABI
حَدَّثنَا
هشام بْن
عَمَّار.
حَدَّثنَا
عِيْسَى بْن
يونس.
حَدَّثنَا
الأَعْمَش،
عَن مسلَمْ
بْن صبيح، عَن
مسروق، عَن
الَمْغيرة
بْن شعبة؛
قَالَ:
-
خرج
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ
لبعض حاجته.
فلَمْا رجع
تلقيته بالإداوة.
فصببت
عَلَيْهِ،
فغسل يديه،
ثُمَّ غسل
وجهه، ثُمَّ
ذهب يغسل
ذراعيه فضاقت
الجبة
فأخرجهما
مِنْ تحت
الجبة. فغسلها
ومسح عَلَى
خفيه، ثُمَّ
صلى بنا.
El-Muğire bin
Şube r.a.’den: Şöyle söylemiştir:
Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem abdest'ini bozmak için dışarı çıktı. (Kaza-ı hacetten) sonra
dönünce ben bir su kabı ile O’nu karşıladım. Ve suyunu dökmeye başladım, önce
ellerini, sonra yüzünü yıkadı. Bundan sonra kollarını yıkamaya davrandı.
Cübbesi(nin yeni)nin darlığı mani oldu. Bunun üzerine (mübarek) ellerini
cübbenin altından çıkarıp yıkadı ve mestleri üzerine mesh etti. Sonra bizimle
beraber namaz kıldı.
AÇIKLAMA :
Hadis, Buhari,
Müslim, Nesai ve Ebu Davud tarafından muhtelif sözlerle uzun ve kısa metinler
halinde müteaddit senetlerle rivayet edilmiştir. Ebu Davud'un uzun bir metin
halindeki rivayetlerinin birisi şöyledir:
Muğire bin
Şu'be (r.a.)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Tebuk savaşında bir gün fecirden önce
Resulullah (s.a.v.) yoldan ayrıldı. Ben de O'nunla beraber ayrıldım. O,
devesini çökerterek abdest bozmak için uzaklaştı. Sonra gelince ben su kabından
eline su döktüm. Önce ellerini, sonra yüzünü yıkadı. Daha sonra kollarını açmak
istedi. Cübbesinin yenlerinin darlığı engel oldu. Bunun üzerine kollarını içeri
sokup cübbenin altından çıkardı da dirseklerle beraber kollarını yıkadı. Ve
başını meshetti. Daha sonra mestleri üzerine meshetti. Sonra bineğine binerek
Medine-i Münevvere'ye doğru yola çıktık. Nihayet halkı namaz kılarken bulduk.
Namaz zamanı geldiğinde halk Abdurrahman bin Avf'ı imamlığa geçirerek sabah
namazının bir rek'atını kılmış olarak bulduk. Resulullah (s.a.v.) müslümanların
saffına katılarak Abdurrahman bin Avf'ın arkasında bir rek'at namaz kıldı.
Sonra Abdurrahman selam verince Resulullah (s.a.v.) ikinci rek'atına kalktı.
Müslümanlar Resul-i Ekrem'den önce bir rek'at namaz kılmakla acele etmek
hatasına düştükleri endişesi ile çok tesbih etmeye başladılar. Resulullah
(s.a.v.) selam verince cemaata:
"Siz vakti
gelince namaza durmakla isabetli hareket ettiniz. Veya iyi ettiniz.» buyurdu.
Bu Ebu Davud'un
rivayetinde olduğu gibi bir çok rivayette, Resul-i Ekrem'in söz konusu gün ve
vakitte Abdurrahman r.a.'e- uyduğu belirtilmiştir. İbn-i Maceh'in buradaki
rivayetinde ve Müslim'in bir rivayetinde; ... tabiri kullanılmıştır. Bu
cümlenin zahirine göre manası şudur:
"Nebi
s.a.v. bize namaz kıldırdı.'' Bu hususu aydınlatmak için Sindi şöyle der:
Bölümün
zahirine göre Nebi s.a.v. onlara namaz kıldırmıştır. Halbuki olayın sabah
namazında meydana geldiği ve Abdurrahman bin Avf'ın cemaata namaz kıldırdığı,
Nebi s.a.v.'in ikinci rek'atta cemaate yetiştiği, Abdurrahman'a uyarak
arkasında bir rek'at kıldığı ve imam'ın selamından sonra kalkıp bir rek'at daha
kıldığı sabit ve meşhurdur. Bu itibarla bölümü şöyle yorumlamak mümkündür:
......= « •••
Peygamber bizimle beraber namaz kıldı.» Yahut da Peygamber aynı abdestle onlara
o gün öğle namazını kıldırdığı ifade edilmek istenmiştir, denilebilir.
EI-Menhel'de
belirtildiği gibi şöyle bir soru hatıra gelebilir:
Hz. Aişe
(r.anha)'dan rivayet edilen sahih hadisle sabittir ki Resul-i Ekrem'in son
hastalığında O'nun emri ile Hz. Ebu Bekir cemaate namaz kıldırmaya başladıktan
sonra Nebi s.a.v. gelince Ebu Bekir geri çekilmek istemiş ve Peygamber'in
işareti üzerine yerinde durmuştur. Nebi s.a.v. Ebu Bekr'in yanında oturunca Ebu
Bekir kendi namazını O'nun namazına, cemaat da namazlarını Ebu Bekr'in namazına
bağlamıştır. Ebu Bekr, böyle yaparken Abdurrahman bin Avf, Peygamber'in
gelişinden sonra nasıl yerinde durup imamlığını devam ettirmiştir?
Soruya şöyle
cevap verilmiştir:
Abdurrahman da
Ebu Bekr gibi geri çekilmek istemiş fakat resul-i Ekrem öne geçmemiştir. Çünkü
Abdurrahman cemaate bir rek'at kıldırmış idi. Cemaatın namazının tertibi
bozulmasın diye Peygamber öne geçmeyi terketti. Fakat Ebu Bekir henüz bir
rek'at kıldırmamış iken resul-i Ekrem geldi.
Şöyle de cevap
verilebilir: Abdurrahman bir rek'at kıldırdıktan sonra gelen resul-i Ekrem
mesbuki sayılır. Bütün rek'atlerde imama yetişmeyen ve mesbuki diye fıkıhta
anılan kimsenin imama yetişmediği rek'atleri nasıl kılmasının gerekeceğini
Resul-i Ekrem fi'len de beyan etmek istemiş olabilir. Ve bunun için
Abdurrahman'a uymuş olabilir.
Şöyle bir soru
hatıra gelebilir: Resul-i Ekrem, ikisine de geri çekilmemeleri için işaret
buyurmuştur. Neden Ebu Bekir geri çekildi de Abdurrahman çekilmedi?
Bunun cevabı
şudur: Ebu Bekir, edeb yoluna gitmeyi vucub için olmayan emre uymaya tercih
etmiştir. Abdurrahman ise emre itaat etmeyi tercih etmiştir. Şüphesiz Ebu
Bekr'in prensibi daha mükemmeldir. Şöyle demek de mümkündür: Ebu Bekr Resul-i
Ekrem'in iyileşerek camiye geldiğini görünce sevincinden kendini tutamayıp geri
çekilmiş teolabilir.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in üzerindeki cübbe Buhari'nin bir rivayetine göre Şam tarafından, Ebu
Davud'un bir rivayetine göre Rum tarafından gelme idi.
FIKHİ HÜKÜMLER
:
389 nolu hadis
ve yukarda tercemesini verdiğimiz Ebu Davud'un uzunca hadisinden çıkarılan
hükümlerin bir kaçını aşağıya alalım:
1. Abdest
bozmak isteyen kişi yoldan ve halktan uzaklaşmalıdır.
2. Liyakatlı
olanlara hizmet etmek meşru'dur.
3. Abdest
alırken başkasından yardım isternek caizdir.
4. YenIeri dar
olan elbiseyi giyrnek caizdir.
5. Mestler
üzerine mesh etmek caizdir.
6. Üstün zatın
kendisinden aşağı olan kişiye namazda uyması caizdir.
7. Bazı
rek'atlerde imama yetişememiş olan (mesbuki) kişinin namazını nasıl tamamlıyacağı
hükme bağlanmıştır.
8. Namaz, ilk
vaktin fazileti kaçırılmadan kılınmalıdır.